Peki kışa ne kadar hazırız ? Soğuğun vücudumuzdaki yıpratıcı etkilerine karşı önlem almak keyifli bir kış geçirmek için birinci şart gibi görünüyor. Gerek kronik üst solunum yolları rahatsızlıkları, gerekse bizi soğuğun olumsuz etkilerine karşı koruyan cildimizdeki deformasyonlar kışı bizim için sevimsiz ve zorlu kılabilir. Sevdiklerimiz yağmurun ve karın keyfini çıkartırlarken öksürüklerle halsizlikle bağuşuyor olmak gerçekten moral bozunu bir durum. Üstelik erteleyemeyeceğimiz sorumluluklarımızı yerine getirmede başa çıkılmaz bir hal alır hastalıklarımız. Okulda sınav anlarında, ofiste bilgisayar başında, toplantılarda, şehirde toplu taşımalarda hepimizi tedirgin eden ve çileden çıkartan hastalıklar… Kış demek biraz da bu demek galiba…
Fakat doğal ve koruyucu birkaç önlemle tüm bu olumsuzluklarla başa çıkmanız çok kolay. Kış boyunca sizi zinde ve sağlıklı tutacak tüyoları paylaşmak adına ben burada olacağım. Artık kış bizim için burun akıntıları, eklem ağrıları, öksürük demek değil doğanın içerisinde yaşadığımız çevrenin güzelliklerini görmemizi sağlayacağı başka bir mevsim demek olacak. Zira kanaatimce kış çevremizdeki hengame ve koşturmacayı biraz yavaşlatıp kendimizi ve dünyamızı dinlememize olanak veren bir mevsim.
Kış mevsiminin ve dolayısıyla soğuğun vücudumuz üzerindeki olumsuz etkileri modern ilaçlar ve tedavi yöntemleri yokken de bizi olumsuz etkiliyordu. İnsalar bu olumsuzluklardan kurtulmak adına doğanın gücüne-bitkilere ilgi göstermişler ve bitkisel tedavi yöntemlerini uygulaya gelmişlerdir. Geçmiş yıllarda derin bir tecrübi bilgiye dayalı olarak kullanılan bu bitkisel tedavi yöntemleri günümüzde ise klinik araştırmalarında konusu haline gelmiştir. Şimdi klinik olarak araştırılmış ve modern tedavi protokollerine yardımcı olabileceği saptanmış bitkisel tedavi yöntemlerine bir göz atalım.
Ekinazeya-ekinezya vb. birçok isimle adlandırılan Echiacea Purpurea soğuk algınlığı denilince akla gelen ilk bitkilerden… Ekinazeya soğuk algınlığı ve onun yol açtığı olumsuz etkilere karşı vücut direncimizi arttıran ve vücudumuzda yol açtığı hasarları gideren önemli bir doğal kaynaktır. İnfluenza, solunum sinsityal virüs ve uçuk virüsü üzerinde öldürücü etkilere sahip olduğu bilinen ekinazeya bu virüsleri etkisiz hale getirirken virüslerin yol açtığı iltihap etkenlerini de kontrol altına alarak üst solunum yolları iltihaplarının yol açabileceği zararları da hafifletebilir. Gargara olarak kullanıldığında ağır yaralarına, bakteri ve mantar enfeksiyonlarına karşı direnci arttırabilmektedir. Peki bu mucize bitkiyi nasıl kullanmalıyız ?
Çay formunda öğütülmüş bir tatlı kaşığı ekinazeya bir fincan sıcak suya ilave edildikten sonra 5-10 dakika beklenir. Sonrasıda demlenmiş su süzülür ve içilir.
İçerisinde bulunan flavonoidler ve müsilaj etkili içeriklerle soğuk algınlıklarında iltihap giderici ve ağrı kesici bir diğer bitki de Anthemis nobilis L. yani Alman Papatyasıdır. Flavonoitler soğuk algınlıklarındaki iltihapları gidermede ve ağrıları dindirmede etkiliyken, müsilajlar iltihapları giderir ve tahrişi azaltır. Ayrıca papatya içeriğindeki linalool, yatıştırıcı etkisiyle inatçı öksürükleri gidermede yardımcı olabilir. Kaynatılmadan, sadece haşlayarak demlenmelidir. 5-10 dk. beklendikten sonra süzülür ve içilir. Banyo uygulamaları da mevcut olmakla birlikte bu başka bir yazımın konusu olduğundan şimdilik bu kadarla yetiniyorum.
Soğuk algınlıklarında hastalıklarla birlikte belki de daha çok keyfimizi kaçıran şeyler komplikasyonlardır. Ağız ve Boğaz ağrıları, burun akıntıları, üst solunum yolları iltihaplanmarı bunlardan bazıları. Bu yan etkilerle mücadelede bize yardımcı olacak başka bir doğal kaynaksa Salvia triloba yani Adaçayıdır. Antiseptik içerikleri sayesinde ağız ve boğaz iltihaplarında, anjinde gargara olarak kullanıldığında iyi neticeler verebilmektedir. Adaçayı ve ekinazeya karışımı gargara olarak kullanıldığın antiseptik etkisi daha da kuvvetlenmektedir. Kesinlikle kaynatılmakdan haşlanarak demlenmeli ve süzüldükten sonra içilmelidir.
Şimdiye kadar soğuk algınlıklarıyla mücadelede etkili bitkilerin demleme yöntemleriyle kullanımından bahsettik. Fakat komplikasyonların etkilerini azaltacak Aromaterapik uygulamalarda mevcut.
Örneğin fesleğen, okaliptus, lavanta, biberiye uçucu yağları tatlı badem taşıyı yağıyla seyreltildikten sonra göğüs bölgesine masaj olarak uygulanabilir. Bu göğüs doluluğu ve nefes almada problem yaşayan kişilerde destek bir tedavi olabilir. Masaj yağını hazırlamak için yarım su bardağı tatlı badem yağına 5 damla esansiyel yağ damlatabilirsiniz. Cilt hassasiyetiniz yüksekse karışımdaki tatlı badem yağı oranını arttırmalısınız. Masaj sonrasında göğüs bölgesine sıcak bir havlu konur ve yağın etkilerini göstermesi beklenir.
NOT: Bitkisel tedavinin modern tıp tedavi protokollerine yardımcı olabilen bir yöntem olduğu asla unutulmamalıdır. Sağlık sorunlarımızla ilgili başvuracağımız ilk mercii doktorlar olmalıdır.
Bu yazıda yer alan bilgiler de hiçbir şekilde teşhis ve tedavi niteliği taşımamaktadır. Bitkisel tedavi yöntemlerini uygulamadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.